- güçsüzleşmek
- ατονώ
Türkçe-Yunanca Sözlük. 2010.
Türkçe-Yunanca Sözlük. 2010.
mecalsiz düşmek — güçsüzleşmek, takati kalmamak Bir aralık kadının mecalsiz düştüğünü fark ettiler. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
dermansızlaşmak — nsz Gücü kalmamak, güçsüz duruma gelmek, güçsüzleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kağşamak — nsz, hlk. 1) Eskimek, dağılmaya yüz tutmak Pansiyonun kağşamış tahta merdiveni ağır bir vücudun adımları altında inlemeye başladı. H. R. Gürpınar 2) Herhangi bir şey ek yerlerinden ayrılmak, oynamak 3) İhtiyarlamak 4) Zayıflamak, gevşemek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tükenmek — nsz 1) Bitmek, sona ermek, kalmamak Vaktiyle yaşamış olan büyük musiki ustaları nesillerinin artık tükenmiş olduğu da söylenirdi. A. Ş. Hisar 2) mec. Güçsüzleşmek, bitkinleşmek, yılgınlaşmak İnsan sevdiği birini tükenmiş görmek istemez. O. V.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dermanı kesilmek (veya dermandan kesilmek) — yorgunluktan güçsüzleşmek Çok uzak yerlerden geldim, ayaklarımın dermanı kesildi. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecali (veya mecal) kalmamak — güç kalmamak, güçsüzleşmek Artık ne yürümeye ne de ayaküstünde durmaya mecali kalmıştı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
zayıf düşmek — 1) zayıflamak Güya bu sene biraz zayıf düşmüşüm. R. N. Güntekin 2) mec. güçsüzleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
turşu olmak — 1) yiyecek bozulmak, ekşimek 2) mec. güçsüzleşmek, bitkinleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan kaybetmek — 1) herhangi bir nedenle vücuttan çok kan akmak Kadın o kadar kan kaybetmiş ki az daha ölecekmiş. M. Ş. Esendal 2) mec. güçsüzleşmek, etkisini kaybetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
FEHAHE — Yorulmak. * Aciz olmak, güçsüzleşmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük